Kalbin Her Atışı Dünyayı Algılama Şeklimizi Etkiliyor
Siz bunu okurken kalbiniz atıyor. Bütün vücudunuza kan pompalayarak, sizi canlı tutmaya yardımcı olmak üzere hayati önem taşıyan oksijen ve besinleri iletiyor. Her gün 100 bini aşkın kez meydana gelse de cildimizin altındaki bu dur durak bilmeyen vuruşların farkına pek varmıyoruz. Nabzımız çoğu zaman dikkatimizden kaçsa da, bu durum dikkat gücümüzün üstünde hiç etkisinin olmadığı anlamına gelmiyor.
Aslında, Max Planck İnsan Algı ve Beyin Bilimleri Enstitüsü’nde çalışan araştırmacıların yeni bir çalışmada açıkladığı üzere, bunun epey tersi bir durum meydana geliyor. İnsanlar çoğu zaman kalp atışlarının farkında olmasa bile, kalp atışıyla ilişkili bir kaç tesirin, bilinçli algıyı etkilediği bildirilmiş durumda.

Yapılan deneylerde gönüllülerin, kalp atış döngüsünün kasılma aşamasında, hafif elektrik akımlarını pek tespit edemedikleri görülmüş. Kasılma esnasında, kalp kası daralıyor ve atardamarlara kan pompalıyor. Bu olay gerçekleştikten sonra, genişleme meydana geliyor. Kalp, kasılmanın ardından gevşiyor ve kalbin odaları bir kere daha kanla doluyor.
Bilimsel bir bakış açısına göre bu durum, insanların genişleme aşamasına kıyasla, kasılma aşamasında daha düşük bir somatosensör algı sergilediğini gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, kalp kasıldığı ve vücuda kan pompaladığı an, olayları daha düşük seviyede algılıyor gibi görünüyoruz. Fakat hemen sonrasında, kalp bir sonraki atıştan önce gevşediği zaman hisleri daha belirgin biçimde algılayabiliyoruz.
Kalple ilgili bu tekrarlı dalgalanmalar, tahmin edilebilir olaylar biçiminde muamele görüyor ve beyin tarafından hafifletilerek, kendi ürettiğimiz bu sinyallerin dış uyaranlarla karıştırılma olasılığı en aza indiriliyor.
Beyin Ve Kalp Arasındaki Elektriksel Faaliyetler Deneyi
Yapılan deneyde 37 gönüllünün parmaklarına elektrot cihazları takılarak, denekler elektrik ile hafif şekilde uyarılmış. Deney sırasında katılımcılardan, uygulanan hafif şokları fark edebildiklerini düşündükleri zaman bunu belirtmeleri istenmiş. Bu sırada, elektroensefalografi (EEG) ve elektrokardiyografi (ECG) cihazlarıyla beyin ile kalpteki elektriksel faaliyetler kaydedilerek, bunlardan birinin diğerini nasıl etkiliyor olabileceği anlaşılmaya çalışılmış.
Araştırmacıların açıkladığı üzere bilinçli somatosensör algı, SEP (somatosensörle uyarılmış gerilim) bileşenleri adı verilen belirli işaretçilerin büyüklüğünde meydana gelen artışla ilişkilendirilmiş.
Bunlar arasında P300 adıyla bilinen işaretçinin, kasılma sırasında baskılandığı görülmüş. Bu yüzden, fizyolojik açıdan konuşmak gerekirse kalp kan pompaladığı anda algının azaldığı görülüyor. İnsanlar kalp atışlarının ne kadar bilincinde olmuşsa, deneydeki elektrik şoklarını o denli fark etmemişler.