Uzayda Hayat Var mı?
Bugün, gezegenlere ve yıldızlara gidilebileceğini bilmeyen, bunu kabul etmeyen insan kalmamıştır. Böyle insanlar varsa, onlar uzay devrinin çok gerisinde bugünkü teknolojinin ulaştığı güç ve seviyeden habersiz yaşayanlardır.
Henüz 50 yıl kadar önce, insanoğlunun Ay’a gidip orada yürüyeceğine inanmayanlar, inananlara göre çok daha fazlaydı. Oysa bugün, uydumuz Ay, komşu kapısı sayılmaktadır. Onu taşı ve toprağıyla, kraterleri ve düzlükleriyle, hacmi ve ağırlığı ile tanıyoruz.
Bugün merak edilen konu Ay’a, yıldızlara gidilip gidilemeyeceği değil, başka gezegenlerde hayat olup olmadığıdır.
Diğer Gezegenlerde Yaşam Var mı?
Dünya dışında, başka gezegenlerde hayat var mı, yok mu? Yüzyıllardan beri bu sorulara verilen cevaplar bugüne kadar hep tahminlere dayanıyordu ama bu tahminler ilmi verilere dayanmıyordu. Bugünün bilginleri bu soruya ilmi verilerle, delillerle, kanıtlarla cevap bulmaya çalışıyorlar.
Evrenin başka gezegenlerinde hayat olduğuna inanmayan tek bilim adamı yoktur. Bilginler bu inanışlarında ne fiziki, ne de ilahi kanunlarla bir çelişki bulunmadığını, aksine inançlarını güçlendiren sebeplerden birinin de bu kanunlar olduğunu söylüyorlar.

NASA’nın Ötegezegen Programının Nihai Hedefi
NASA‘nın nihai hedefi, Dünya’nın ötesindeki bir gezegende mevcut yaşamın açık belirtilerini bulmaktır. Bunun ne kadar çabuk gerçekleşebileceği iki bilinmeyene bağlıdır: Galaksideki yaşamın yaygınlığı ve o ilk, deneme niteliğindeki keşif adımlarını atarken ne kadar şanslı olacağımız.
NASA’nın Kepler’i ve genişletilmiş enkarnasyonu K2 veya James Webb Uzay Teleskobu gibi gezegen bulma misyonları, potansiyel olarak yaşanabilir dünyaların çıplak kemik kanıtlarını sağlayabilir. Kısmen gaz devlerini ve süper Dünyaları araştırmak için tasarlanan James Webb, gezegenimizin çok büyük bir versiyonunu bulabilir. NASA’nın Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu veya Geniş Alan Kızılötesi Araştırma Teleskopu, uzak bir gezegenin yansıyan ışığına odaklanarak oksijen, su buharı veya olası yaşamın diğer bazı güçlü belirtilerini tespit edebilir.
Ama şansımız yaver gitmezse yaşam belirtilerini araştırmak onlarca yıl alabilir. Sahildeki bir kum tanesi gibi, yıldız alanında gizlenmiş başka bir mavi-beyaz bilyeyi keşfetmek, muhtemelen daha da büyük bir görüntüleme teleskopu gerektirecektir. 2030’larda veya 2040’larda havaya gönderilecek olan yeni nesil gezegen bulucu için tasarımlar şimdiden yapılıyor.